OBEZİTE AMELİYATLARI

Morbid obezite tedavisi laparoskopik (kapalı ameliyat yöntemi) yöntemle
yapılır. Morbid obezitenin tedavisinde kullanılan ameliyat metotları iki ana
kümede toplanabilir:
a. Restriktif (sınırlayıcı, küçültücü) yöntemler
b. Malabzorptif (emilimi bozucu) yöntemler
Restriktif formüllerin tesir prensibi, mide hacmini küçülterek besin alımının
ölçüsünü azaltmak ve mideden doku çıkarılması ile, mideden salgılanan açlık
hormonunun (Grelin) seviyesinin düşürmektir. Bu tekniklerin içinde en sık
kullanılanı tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatıdır.
Malabzorptif sistemler ise besinlerin emilimini bozarak bedene giren enerji
ölçüsünü azaltır, bunun yanında yağ yakılmasını tetikleyen hormonların (Peptid
YY, GLP) artışını sağlayabilmek maksadı ile besinlerin bağırsağın ileri bölümlerine
daha süratli ulaşmasını sağlar.

Yontemler sırayla incelenecek olursa:

a. Tüp mide ameliyatı (Sleeve gastrektomi): Şimdiki olarak en sık kullanılan
sistemdir. Restriktif bir cerrahi süreçtir. Mide hacminin küçültülerek gıda
alımının azaltılmasını ve açlık hormonu Grelin’in salgılanmasını sağlar. Mide
bir kısmının çıkarılarak kendinden evvelki yemek borusu ve sonraki oniki
parmak bağırsağı üzere yaklaşık 1.5 – 2 cm çaplı bir boru-tüp haline getirilmesi
sürecidir. Mide bağırsak anatomisi çok az bozulduğu için sonrasında ishal,
sıvı kaybı, vitamin eksikliği üzere durumlar daha az görülür. Yeme ölçüsü fazla
hastalarda en çok tercih edilir.

b. Roux en Y gastrik bypass: Hem restriktif, hem de malabzorptif bir
ameliyattır. Midenin başlangıç kısmında kalan mideyi ikiye bölerek küçük
(yaklaşık 40-50 ml) bir cep hazırlanır. Başlangıçtan itibaren yaklaşık 1 m
sonraki ince bağırsak bu mide cebine ağızlaştırılır, yaklaşık 2 m uzunlukta
bağırsakta besin emilimi kısıtlanarak güç alımı azaltılır. Bu ameliyat şeker ve
tatlı tüketimi baskın olan hastalarda daha çok önerilir. Sonrasında
başlangıçta ishal, sıvı kaybı ve vitamin eksiklikleri görülebilir, bunlar için
kesinlikle dayanak tedavisi kullanmak gereklidir. Hastalarda ameliyat
sonrasında şeker alımı sonrasında görülen ve terleme, kötülük hissi, bayılma
halinde kendini gösteren Dumping sendromu görülür, bu nedenle bu
hastalar ameliyat sonrasında şeker kullanmayı tercih etmezler.

c. Küçük gastrik bypass: Roux en Y gastrik bypass’ın farklı bir biçimidir. Mide ve
bağırsak ortasında tek bir dikiş sınırı vardır. Özellikleri ve sonrasında
çıkabilecek problemler Roux en Y gastrik bypass ile benzeridir.

d. Mide balonu uygulaması: Endoskopi ismi verilen, ucunda kamera olan bir
boru ile ağızdan girilerek mideye ulaşılan bir teknikle, mide içine bir balon
yerleştirilerek mide hacminin küçültülmesi ve kilo vermenin sağlanması
hedeflenir. Kalıcı olarak kilo vermeyi sağlama başarısı öteki usullere göre
daha düşüktür. Ameliyat gerektirmediği için, yandaş hastalıkları nedeni ile
genel anestezi alması riskli obez hastalarda kilo kaybı sağlamak gayesiyle ve
üstün obez olarak isimlendirilen 200 – 250 kg yükündeki hastalarda asıl
ameliyata kadar bir ölçü kilo kaybının sağlanarak ameliyat sürecinin daha
konforlu olarak geçirilmesi hedeflenerek kullanılır. Tek başına bir kilo verme
usulü olarak tercih edilmemektedir.

e. İleal interpozisyon, BPD-Duodenal switch, Jejunoileal bypass, SADI-S gibi
öteki usuller de mevcut olup muhakkak hastalarda daha az sıklıkla uygulanır.
f. Mide bandı, mide kelepçesi, gastrik bant olarak bilinen yol bir dönem
kullanılmış lakin günümüzde terk edilmiştir.

Başa dön tuşu