Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Lider Sürgit bilgi verdi:
“Laparoskopik cerrahide temel farklılık, büyük kesiler yerine 5 ya da 10 milimetrelik küçük deliklerden girerek açık cerrahide yapılan operasyonun direkt kamera görüşü altında gerçekleştirilmesidir.”
Şu anda tüm,
- Mide,
- İnce barsak,
- Kalın barsak,
- Rektum, dalak,
- Karaciğer,
- Safra kesesi ve safra yolları,
- Pankreas,
- Böbrek,
- Böbreküstü bezi,
- Rahim,
- Yumurtalık,
- Tüp,
- İdrar yolu,
- Mesane,
- Prostat kanseri
Ameliyatları tümörün etrafındaki lenf nodu disseksiyonları ile birlikte onkolojik cerrahi prensiplerden ödün verilmeksizin laparoskopik olarak gerçekleştirilebilmektedir.
Laparoskopik cerrahinin genel avantajları şöyle sıralanabilir;
- Çok daha az ağrı ve buna bağlı daha az ilaç kullanımı,
- Barsak hareketlerinin daha erken başlaması nedeniyle ağızdan beslenmenin en erken müddette mümkün olabilmesi,
- Daha erken mobilizasyon,
- Daha az hastanede kalma mühleti,
- Daha erken olağan hayata dönüş,
- Daha düşük akciğer komplikasyon riski (Pnömoni, atelektazi, emboli…),
- Daha düşük kesi yeri fıtık riski,
- Daha düşük kesi yeri enfeksiyon riski
- Çok daha güzel kozmetik
Cerrahi teknik açısından avantajları ise şunlardır;
- HD imaj,
- 10 kat büyütme imkanı,
- Hedefe azamî yakınlık sağlanabilmesi,
- Anatomik ayrıntıların harika olarak izlenebilmesi,
- Çevre doku ve organların daha düzgün korunabilmesi bu nedenle daha az komplikasyon,
- Disseksiyonun tüm takım tarafından rahatça gözlenebilir hale gelmesi.
Tarihçesi
Birinci olarak 1902 yılında Alman cerrah George Kelling köpeklerde karın içerisini laparoskopik yahut endoskopik olarak kendi geliştirdiği bir prosedürle görüntülemiştir. 1911 yılında yeniden Alman bir cerrah olan HC Jacobeus 80 olaylık birinci tanısal emelli laparoskopi sonuçlarını yayınlamıştır. 1981 yılında Semm, beşerde birinci laparoskopik appendektomiyi (Akut appendisitde appendiksin alınması) gerçekleştirmiştir. 1985 yılında ise Mühe tarafından birinci laparoskopik kolesistektomi (Safra kesesinin alınması) ameliyatı yapılmıştır. Mühe’nin bu ameliyatı 1989 yılında ABD’de gerçekleştirilen iki büyük cerrahi toplantısında (SAGES ve ASGE) birinci planda şok ve kuşku uyandırmıştır. 1990 yılında ise ABD’deki büyük ulusal cerrahi kongresinde (ACS – SanFransisco) en fazla ilgi toplayan kısmı oluşturmuştur. O günden beri kullanılan teknolojik donanım ve el aletleri her açıdan çok geliştirilmiştir.