Ameliyatsız tiroid nodül tedavisinde yüzde 100 başarı sağlanıyor

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, “Teknolojinin gelişmesiyle birlikte hasta uyutulmadan günübirlik tedaviler uygulanmaya başlandı. Bu uygulamaya ‘radyofrekans ve mikrodalga ablasyon’ diyoruz.” dedi

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümünde uygulanan ameliyatsız tiroid nodül tedavisinde yüzde 100 başarı sağlanıyor.

Günümüzün en yaygın hastalıkları arasında yer alan tiroid nodülü (nodüler guatrın) tedavisinde hastalar genelde ameliyatla tedavi ediliyor. Teknolojinin gelişmesiyle artık nodül tedavisinde ameliyatsız radyofrekans ve mikrodalga yöntemleri de kullanılıyor.

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümünde uygulanan yöntemlerle tiroid nodül tedavisinde yüzde 100 başarı sağlandı.

Tedavide 20-30 dakikalık operasyonla hastaların tiroid nodülleri radyofrekans ve mikrodalga cihazlarıyla ağrısız şekilde yakılarak tedavi ediliyor. Hasta operasyondan 1 saat sonra taburcu ediliyor.

Girişimsel Radyoloji Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, tiroid bezinin boynun ön kısmındaki iki tarafta yer alan, bütün metabolizmayı düzenleyen önemli bir bez olduğunu söyledi.

Tiroidin, beslenmeyle ilgili iyot eksikliği olan bölgelerde endemik görüldüğünü belirten Kılıçkesmez, “Guatr yapan besinlerin fazlaca tüketilmesi, genetik faktörler gibi farklı nedenlerden dolayı tiroid nodülü oldukça sık gözüküyor.” dedi.

Prof. Dr. Kılıçkesmez, rahatsızlığın eskiden nadir ve büyük nodüller bulunduğu zaman farkına varıldığını anlatarak, “Günümüzde ultrasonla daha sıklıkla ve erken tanı koyabiliyoruz. Çoğunlukla şikayete yol açmıyorlar ama tiroid nodülleri çok büyük olduğu zaman basıya bağlı yutma güçlüğü, nefes alma zorluğu gibi şikayetlere yol açabiliyorlar.” diye konuştu.

Rahatsızlıkta yüzde 5-10 arasında kanserleşme olabildiğinin altını çizen Kılıçkesmez, şöyle devam etti:

“Tiroid kanserleri diğer organların kanserleri gibi agresif değiller ama yine de şüphelendiğimiz zaman biyopsi yapıp gerekli tedavileri düşünüyoruz. Eskiden tiroid nodüllerinde gerektiği zamanda cerrahi yöntemler uygulanıyordu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte hasta uyutulmadan günübirlik tedaviler uygulanmaya başlandı. Bu uygulamaya ‘radyofrekans ve mikrodalga ablasyon’ diyoruz. Özellikle 2-3 santimetrenin üzerinde semptom yaratan ve zehirli guatr dediğimiz çok fazla hormon salgılayan nodülleri lokal anestezi eşliğinde hasta uyanıkken ciltten girerek yaklaşık 20 ile 30 dakika arasında ablasyon dediğimiz yöntemle yakıyoruz. Nodüllerin tümü yaklaşık 6 ay ile bir sene içerisinde yüzde 70-80 küçülüyorlar. Yani yüzde 70 kayboluyor ve cansızlaşıyorlar. Yıllık ultrasonu takip önemli, çünkü yüzde 5 olasılıkla kenarından büyüme olabiliyor, ancak eski boyutlarına ulaşamıyorlar. Bunlar ilerleyen yıllarda tekrar ablate edilebilirler.”

 

“Yüzde 100 başarı sağlıyoruz”

Prof. Dr. Kılıçkesmez, tedavide tiroid bezi tamamen çıkarılmadığı için hastanın ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalmadığını anlatarak, “Tiroid nodül tedavisinin ardından ses kısıklığı gibi komplikasyonların çok nadir görülüyor. Tiroid nodül tedavisini radyofrekans ve mikrodalga yöntemleriyle görerek yaptığımız için yüzde 100 başarı sağlıyoruz.” ifadesini kullandı.

Tiroid nodül hastalığında ameliyat olamayacaklara embolizasyon yöntemi uyguladıklarını vurgulayan Kılıçkesmez, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tiroidi besleyen 4 damarı, damar yoluyla girip tıkıyoruz. Onlar ciddi düzeyde küçülmeye yol açıp hastayı nefes alabilir duruma getiriyorlar. Kalanlar için sonrasında ablasyon yapabiliyoruz. Bu yöntem tiroidit veya hashimato hastalığını iyileştiren bir yöntem değil sadece onlarda çıkan nodüller için kullanılabilir.”

Başa dön tuşu