Türk Toraks Derneğinden, hava kirliliği ve iklim değişikliğine yol açabilecek sera gazlarını azaltmanın KOAH’la mücadelede temel hedeflerden biri olması gerektiğini bildirildi
Türk Toraks Derneğinden 15 Kasım Dünya KOAH Günü dolayısıyla yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen derneğin KOAH Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Aylin Özgen Alpaydın küresel iklim değişikliğinin söz konusu hastaları doğrudan etkileyeceğinin tahmin edildiğini belirtti.
Bunun yanı sıra sıcaklık artışı, anormal hava olayları ve orman yangınlarının da bu tür hastaları etkileyebileceğine dikkati çeken Alpaydın, “Bu nedenle hava kirliliği ve iklim değişikliğine yol açabilecek sera gazlarını azaltmak KOAH’la mücadelede temel hedeflerden biri olmalıdır.” ifadesini kullandı.
Alpaydın, temiz hava ve akciğer sağlığının öneminin vurgulanması amacıyla yarınki Dünya KOAH Günü temasının, iklim değişimi ve etkilerini de kapsayacak şekilde “Havamızı Koruyalım, KOAH’sız Yaşayalım” olarak belirlendiğine işaret etti.
Prof. Dr. Alpaydın, ciğerleri sağlıklı tutmak ve sağlıklı nefes alabilmek için “Tütün ve tütün ürünlerini kullanmayın, soluduğunuz ortam havasını temiz tutun, düzenli ve dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın, yaş grubunuza uygun aşınızı olun, iklim değişimine duyarsız kalmayın” tavsiyesinde bulundu.
“Fosil yakıtları ve hava kirliliği de önemli risk faktörleri arasında”
Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nurdan Köktürk ise KOAH’ın nefes alıp vermede zorluk ile karakterize, kalıcı solunumsal yakınmalarla seyreden, yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığı olduğunu belirtti.
Köktürk, dünyada yetişkin nüfusun onda birini etkileyen hastalığın dünya çapında en yaygın üç ölüm nedeninden biri olduğuna dikkati çekti. Köktürk, dünyada KOAH nedenli ölüm sayısının 2019’da 3,22 milyonu bulduğunu, aynı yıl Türkiye’de 100 bin kişi başına düşen KOAH ölüm sayısının 32,8 olarak kaydedildiğini ve bu oranın, yüzde 23,7 olan Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasından daha yüksek olduğunu bildirdi.
Tütün dumanının KOAH’ın en yaygın nedeni olmakla birlikte söz konusu hastaların yüzde 20’sinin sigara içmediğinin tahmin edildiği belirten Köktürk, bugün tütün kullanımı yanı sıra iç ve dış ortamda fosil yakıtları, biyokütle ve orman yangınlarının dumanına maruz kalma ve hava kirliliğinin de önemli risk faktörleri arasında yer aldığını aktardı.
“Gençleri de etkileyebilir”
Yetersiz beslenme, enfeksiyonlar, iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruz kalmaya bağlı olarak doğumdan önce ve sonra akciğer gelişiminin geri kalmasının da KOAH’a yol açabileceğine işaret eden Köktürk şunları kaydetti:
“KOAH erken yaşta başlayabilir ve genç bireyleri de etkileyebilir. KOAH öncesi koşulların farkına varılması, önlenmesi, hasta olanların erken teşhisi ve uygun tedavi yaklaşımları önemlidir. KOAH’da en sık görülen yakınmalar, öksürük, balgam, nefes darlığı ve bazı olgularda yorgunluk hissidir. Hastanın yakınmaları hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler.”
Köktürk, KOAH tanısının, nefes ölçüm testiyle konulabileceği bilgisini vererek hastalık tanısı konulan kişilerin tütün ve tütün ürünlerinin kullanımını bırakmaları, zararlı toz ve gaz içeren ortamlardan, hava kirliliğinden uzak durmaları, sağlıklı beslenmeleri ve günlük egzersiz yapmaları gerektiğini vurguladı.
Bu hastalarının dış ortam aktivitelerini yerel hava kalitesi indeksini takip ederek ona göre düzenlemeleri önerisinde bulunan Köktürk, KOAH tanılı kişilerin hava kirliliği bulunan yerlerde maske kullanmasının da yararlı olabileceğini bildirdi.