Çığır açan bir çalışmada, Alman araştırmacılar boyun kaslarındaki iltihaplanma ile migren ve gerilim tipi baş ağrıları gibi birincil baş ağrıları arasında önemli bir bağlantı olduğunu keşfettiler. Araştırmacılar, gelişmiş MRI teknikleri kullanarak trapezius kaslarında baş ağrılarının sıklığı ve şiddeti ile güçlü bir korelasyon gösteren iltihaplanma tespit ettiler
MEDİMAGAZİN – Dr. Nico Sollmann ve ekibi tarafından yapılan yeni bir araştırma, boyun kaslarının, özellikle de trapezius kaslarının, dünya çapında milyonlarca kişiyi etkileyen birincil baş ağrılarında çok önemli bir rol oynadığını ortaya çıkardı.
Gerilim tipi baş ağrıları ve migren de dahil olmak üzere birincil baş ağrıları, belirsiz nedenleri nedeniyle bilim insanlarını uzun süredir şaşırtmaktadır. ABD’li yetişkinlerin üçte ikisinin yaşadığı gerilim tipi baş ağrıları genellikle stres ve kas gerginliği ile ilişkilidir ve başın her iki tarafında donuk ağrıya neden olur. Dünya genelinde 37 milyondan fazla Amerikalıyı ve 148 milyon insanı etkileyen migren, genellikle başın tek tarafında görülen şiddetli, zonklayıcı ağrılarıyla bilinir.
Baş ağrısı ile boyun ağrısındaki bağlantı
Çoğunluğu 20 ila 31 yaşlarındaki kadınlardan oluşan 50 katılımcının yer aldığı çalışmada, kas iltihabını değerlendirmek için kantitatif manyetik rezonans görüntüleme (MRI) kullanıldı. Çalışma özellikle gerilim tipi baş ağrısı ve migren ile ilişkili boyun ağrısı çekenlere odaklandı. Araştırma ekibi, baş ağrısı sıklığı, boyun ağrısı ve miyofasiyal tetik noktaları ile bağlantıları keşfetmek için kas T2 değerlerini ölçerek 3D turbo spin-eko MRI taramaları yoluyla trapezius kaslarını analiz etti. Özellikle, hem gerilim tipi baş ağrısı hem de migreni olanlar, sinir sistemiyle ilişkili enflamasyonun ve artan kas dokusu hassasiyetinin göstergesi olan daha yüksek kas T2 değerleri gösterdi.
Dr. Sollmann, boyun kaslarındaki sayısallaştırılmış enflamatuar değişiklikler ile baş ağrısı ve boyun ağrısı sıklığı arasında önemli bir korelasyon olduğunu vurguladı. Çalışmanın bulguları, kas T2 değerlerinin değerlendirilmesinin birincil baş ağrısı olan hastalarda tedavi etkilerinin belirlenmesi ve izlenmesinde çok önemli olabileceğini düşündürüyor. Bu yaklaşım, boyun kaslarının bu baş ağrılarının patofizyolojisindeki önemli rolünü destekliyor.
Sonuç olarak, boyun kaslarına odaklanan tedaviler boyun ağrısı ve baş ağrısını aynı anda hafifletebilir. Dr. Sollmann ayrıca boyun kaslarını hedef alan non-invaziv tedavilerin sistemik ilaçlara daha güvenli ve etkili alternatifler olma potansiyelini de vurguladı.
Çalışma, Kuzey Amerika Radyoloji Derneği’nin Chicago’daki yıllık toplantısında sunuldu.