Postpartum Depresyon

Gebelik bir kadının yaşamında hem fizyolojik hem de psikolojik değişikliklerin yaşandığı sosyal ve davranışsal belirtilerin de ortaya çıkabildiği önemli bir dönemdir.

Doğum sonrasında annelik hüznü, lohusalık, postpartum blues ve doğum sonrası depresyon olarak adlandırılan duygu durum değişimlerinin görülme riski vardır.

Postpartum Depresyon Belirtileri:

1. Kendini değersiz hissetme

2. Ruh halindeki sürekli değişimler

3. Enerjinin azalması  

4. Aşırı yorgunluk  

5. Uyku bozuklukları  

6. İştahta değişiklikler  

7. Genel yavaşlama veya yerinde duramama  

8. Kendi kendini eleştirme  

9. Endişelenme  

10.Ani sonuçlara varma  

11.Olaylarda, yaşananlarda en kötüsünü bekleme  

12.Bebeğe karşı duymak istenilen duyguların hissedememesi gibi duygu, düşünce, fiziksel ve  davranışların değişikliği belirtiler arasındadır.  

Hem gebelikte hem de doğum sonrasında psikolojik danışmanlık, terapi hizmetleri, psikiyatrik  değerlendirmelerin yapıldığı süreçte aynı zamanda aile hekimlerinin ve hemşirelerin lohusa anneleri yönlendirmeleri konularında dikkatli olmaları gerekmektedir.  

Belirtiler günlük hayatın işlevini engelliyor ve tetikleyici durumların oluşmasına neden oluyor ise  profesyonel bir destek almak anne sağlığı, bebek gelişimini ve bağ kurmayı olumlu yönde destek  niteliliğinde olacaktır. 

DSM-5 hamileleğin son aylarında başlayan hamilelik ve doğum sonrası 4 haftaya kadar ortaya  çıkan durumları doğum sonrası depresyon olarak tanımlanırken, Dünya Sağlık Örgütü doğum sonrası 1 yıl süreyi kapsayan dönemi doğum sonrası depresyon olarak tanımlamaktadır.  

Bu süreçte hormonlarda ve vücutta kimyasal değişimler de meydana gelmektedir. Hormonel  değişiklikler ve diğer faktörler de göz önüne alındığında çocuk sahibi olmak bir rol geçişidir.  

Burada bahsedilen rol geçişi önceki hayatın avantajları/dezavantajları ve ebeveynlik sonrası çeşitli  değişkenlerin bir araya geldiği karşılaştırmaların olduğu bir durum olabilir.  

Bu süreçte neler yapılabilir konusuna baktığımızda ise ebeveynliğe geçişte sosyal destek anne ve  bebek için en önemli ihtiyaçlardan biridir.  

Ebeveynlik serüveninde daha dengeli bir bakış açısına sahip olmak adına deneyimiyle bağlantı  kurulabilen ve iyi hissedilen kişilerle yeni bağlantılar oluşturmak sosyal desteği geliştirmek adına  yararlı olabilir.  

Örneğin kişi anne olmanın keyifli yanlarını keşfederken geçen zamanda varolan arkadaşları ile  iletişimin zayıflamış olduğunu farkedilebilir ya da çocuk sahibi olan arkadaşlarıyla daha çok zaman  geçirdikçe farklı iletişim yollarının açıldığı görebilir.  

Kurulan yeni ilişkiler de duygusal destek sağlarken bağlanma ihtiyaçlarına destek niteliğinde  olacaktır.  

Yalom’un söylediği gibi “İlişkidir iyileştiren.” … 

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu