Pek çok insan fazla kilolarından kurtulmak, daha sağlıklı ve fit bir bedene sahip olabilmek için ömründe en az bir kere diyet yapmıştır. Ve pek çok bireyde bu durum hüsranla sonuçlanmış; ya kilo verememiş ve ya verdiği kiloları diyeti bıraktıktan sonra fazlası ile geri almıştır. Pekala neden? Zira AÇ kalıyoruz. Kulağa saçma geliyor değil mi? Kilo veremememizin en büyük sebebi açlık çekmemizdir. Yazının devamında bunun nedenleri hakkında kısaca bilgi vereceğim.
Doğadaki tüm canlılarda savunma düzenekleri kriz ve kıtlık durumlarında organizmayı hayatta tutmak için geliştirilmiştir. Fakat bolluk ve refah durumlarında bizi koruyacak bir sistem yoktur. Teknolojinin ilerlemesi ve tarımda yaşanan gelişmeler ile artık atalarımızın yaptığı üzere yiyeceğin peşinden koşmak ve onu bulmak için güç harcamak zorunda değiliz. Yüksek kalorili yiyecekler ve hareketsiz ömür üsluplarımız nedeni ile pek çoğumuzda harcanamayan bu fazla kaloriler yağ olarak depo edilmekte ve 21. Yüzyılın salgını olan obeziteye sebep olmakta. Obezite ise tip-2 diyabet, hipertansiyon, koroner kalp hastalıkları, eklem sorunları, uyku apnesi üzere ömür kalitesini olumsuz etkileyen ve erken yaşta ölümlere yol açan pek çok ikincil hastalığa yol açmaktadır. Pekala aç kalmak kilo vermek için gerekli mi?
Diyete başladığımızda birinci yaptığımız aldığımız kaloriyi azaltmak ve kendimizi aç bırakmak oluyor. Burada ki kilit nokta AÇLIK. Açlık hisi bedenimizin savunma sistemini harekete geçiriyor. Bedeniniz mevcut kiloyu ve referans noktasını korumak istiyor. Zira sizin diyet yaptığınızı bedeniniz bilmez. Bedeniniz bu durumu “ kıtlık periyoduna girdik, kendimi korumalıyım, ölmemeliyim” olarak yorumlar ve birinci yaptığı da metabolizma suratınızı azaltmak olur. Böylelikle mevcut kütlesini muhafazaya ve aldığınız kalori ile yaşamaya uğraş eder. Bu ne bedeninizin ne de sizin suçunuzdur. Bu olması gereken bir karşılıktır. Sonuçta diyete başladıktan bir müddet sonra bu cevabın gelişmesi ile kilo verme suratınız düşer. Bu da pek çok bireyde hevesin kırılmasına ve diyetin bırakılmasına sebep olur. İşte tamda bu noktada ikinci düzenek devreye girer. Diyetin bırakılması ile birlikte tekrar bol kaloriye ve yiyeceğe kavuşan bedenimiz bir sonraki kriz ve kıtlık devri için daha da fazla depo yapmaya başlar. Sonuç ise diyete başladığımız kilonun da üzerinde kiloya çıkmak olur.
Obezite cerrahisinde amaçlanan bu düzeneğin kırılmasıdır. Tüp mide (Sleeve gastrektomi) ameliyatından örnek verecek olursak; yapılan cerrahi süreçler ile yalnızca hastanın az yemesi sağlanmaz, en kıymetli tesir düzeneği AÇLIK hissinin azaltılmasıdır. Bu hem mide hacminin küçültülmesi hem de açlık hissinden sorumlu Ghrelin hormon düzeylerinin çok azaltılması ile olur. Bu sayede hasta az ölçüde yemek ile doymakta ve açlık hissetmediği içinde bu savunma sistemi çalışmamaktadır. Oluşan kilo kaybı çok daha bariz ve kalıcı olur.
Hepinize sağlıklı günler dilerim.
