Hem ilişkilerde hem evliliklerde güç savaşı ve üstünlük mücadelesi gizliden gizliye öyle altta bir gerilime sebep olur ki gerilen bir ipe dönüşür ve olmadık zamanlarda olmadık konularda çatışma çıkar.
Partnerini güçlü bulunca onunla savaşanlar, güçsüz pasif bulunca da hor görüp gözden düşürenler farklılıkları partnerinin üstünlüğü olarak görürler.
Eşine acı çektirerek kendi acısını azaltmaya çalışanlar bunu farkında olmadıkları bir stratejiye dönüştürürler.
Babam annemi ezdi annem haksızlığa uğradı ve eğer ben sesimi çıkarmazsam savaşmazsam eşim de beni ezer. Kendi ailesinde model ve kaygılar endişeler bu ilişkisine taşınır ve çoğu zaman bu senaryo ilişkide kendisini var eder.
Rol model ve büyüme tarzı güç savaşına neden olur. Güç savaşına giren elde etmedikçe hırçınlaşır.
Bu ilişkide güçlü olmalıyım inancı, kişinin güçsüzlüğünün, bencilliğinin ve güvensizliğinin yansımasıdır. Güçsüz olan güçsüz hisseden daha çok ilişkide güçlü o0lmaya çalışır ve böyle bir ihtiyaç içindedir.
Kısa sürede sevgili olan, cinselliğe geçen, evlilik konuşmaya başlayan partnerin güvensizliği de o kadar kalıcı olur.
Bir partnere yüklediğimiz anlam bizim ona ihtiyacımız kadardır.
Öğlenden önce partnerini göklere çıkaran onunla övünen onu yüceltenler bir bakarsınız öğleden sonra partnerini yerin dibine batırmaya başlamışlardır. Herhangi birisindeki kişilik bozukluğu ne yaparsa yapsınlar ilişkiyi bozar ve yönetilmesi zor bir mecraya taşır.
Değersizlik hissinden kurtulmak için önce onu yüceltir, onunla bütünleşerek kendini değerli hisseder ya da onu kendi seviyesinin altına çekerek üste çıkar ve kendini değerli hissetmeye çalışır kişi .
İlişkilerde yaşanan korkular gerçek duyguların yaşanmasına engel olur. Bastırılan konuşulmayan konular yok olmaz ve hep bir gerilim yaratır başka şekillerde ortaya çıkar. Bir duygu bazen başka duyguların üstünü örter ve aslında yaşanan ortaya çıkan duygudan farklı olur.
Güç mücadelesi içindeki bir ilişkide her iki taraf da güç yitirir ve aslında mutlu olmayı güçlü olmaya tercih ederler. Güçlü olmak ise hayali bir kavram ve kimsenin işine yaramaz.
Birbirini yönetme ve yönlendirme davranışı birlikte bir şeyler yapma davranışının önüne geçerek öfkeyi sürekli aktive eder.
Güçsüz hissetmek ve güçlü olmaya çalışmak aslında içsel bir ihtiyaç ve çatışma doğurur. Kişinin kendisi ile olan bir problemi ilişkinin temeline yerleşir ve ilişkiyi kemirmeye, negatife çevirmeye devam eder.
İlişkilerde sürekli olur olmaz sebeplerle bir tarafın küsmeyi alışkanlık haline getirmesi ve rutine bağlaması bir çeşit savaş yöntemidir, manipülasyondur ve masum değildir.
Karşı tarafı dize getirme çabasıdır. Bunu yaparken de yoğun olarak karşı tarafa suçluluk yükler ve güç elde etmeye çalışır.
Bir yandan da bunu yaparak oluşacak kaostan kurtulmaya çalışır. Kendisini yetersiz ve güvensiz hissetmesi bu davranışa yol açıyor olabilir.
Sürekli küserek istediğini yapma yoluna girer ve bir yandan da yapması gereken sorumluluklardan böylece kaçar. Çocuksu bir eylemdir ve çocuksu kişiliklerde (İnfantil kişilik yapısı) ruhsal olarak büyüyememiş ego kapasitesi zayıf kişilerde sık görülür.
Kendisi ifade etmekte zorlanan veya ifade edemeyeceğine inanan kişilerde fazladır bu alışkanlık. Sürekli küserek ilgi görmek isterken bir yandan da kendini güvende hisseder.
Koşulsuz talepte bulunur ve bencillik ile kaygı ön plandadır. Karşısındaki eşinde veya partnerinde kaybetme kaygısı yaratarak isteklerini yaptırma stratejisi gütmektedir.
Küsmek ilişkiyi dondurur. Sıklıkla küsmek masum değil bir çeşit şiddettir.
Sürekli küsmeyi alışkanlık haline getirenler karşısındakinde suçluluk, yorgunluk, umutsuzluk, bezginlik yaratırlar.
Karşı taraf ise mecburen bir noktadan sonra küseni yok saymaya ve öyle davranmaya başlar. Küsen kendisini ilişkinin merkezine koyar ve her şeyin kendi etrafında dönmesini ister.
Sürekli küsmek ilişkilerdeki en önemli kusurlardan bir tanesidir. Küserek karşıda baskı oluşturmaya çalışan kişi kendisini çocuksu davranıştan kurtararak yetişkin gibi davranmayı ve yetişkin olmayı terapi süreci ile öğrenebilir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.