Yakın gelecekte dünyada her 3 şahıstan 2’sinin obez olacağı iddia edilirken, ülkemizde hala 100 bireyden 20’si obezitenin kıskacında.
Kiminde bir hastalık nedeniyle kullanılan ilaçlar, kiminde genetik faktörler, kiminde ise metabolizmada yavaş işleyiş çok kiloya yol açabilirken; son yıllarda sıhhatsiz beslenme ve hareketsizlik de hastalığın artışında çok kıymetli rol oynuyor. Çağdaş çağın bu salgın ve tehlikeli hastalığıyla gayrette aşılması gereken en değerli mahzurlardan biri de hurafeler!
Yaşam mühletini olağan kilodaki insanlara nazaran yaklaşık 15 yıl kısaltan, diyabetten kansere birçok tehlikeli hastalığa yol açan obezite hakkında hakikat sanılan 7 yanlış:
Kilolar ziyan veriyor:
Obezitede sanılanın bilakis sıhhate ziyan veren yalnızca kilolar değil, kiloların yaptığı hormonal tesirler. Bu hormonal tesirler diyabetten yüksek tansiyona, karaciğer yağlanmasından gut ve kanser riskinin artmasına dek birçok hastalığa yol açıyor. Obezite cerrahisi sanılanın bilakis hastalara yalnızca kilo verdirerek tesirli olmuyor. Obezite cerrahisi sonrası hastaların daha kilo vermeden diyabet ve yüksek tansiyon üzere yandaş hastalıkları hormonal tesirlerle düzeliyor. Üstelik obezite cerrahisi sayesinde mide ve bağırsakların hormonal organlar olduğu anlaşıldı. Amerikan Şişmanlık Cerrahisi Derneği, bu hormonal tesirlerin ortaya konması nedeni ile 2007 yılından sonra ismini Amerikan Şişmanlık ve Metabolizma Cerrahi Derneği olarak değiştirdi.
Ameliyatla iş bitiyor:
“Bu yalnızca bir ameliyattır” kanısı yanlış ve tehlikeli! Obezite yalnızca cerrahi tedavi ile sona ermeyen, multidisipliner bir yaklaşım gerektiren bir hastalık. Ameliyatla iş bitmiyor tersine yeni başlıyor. Ameliyat sonrası hastanın diyetisyen denetiminde olması da en az cerrahi kadar kıymetli. Küme terapileri ameliyat sonrası süreçte hastaya ‘kafa değişikliği’ manasında da katkı sağlıyor. Yani duygusal yeme bozuklukları, yeme alışkanlıkları ve besinler hakkındaki bilinçlenme ile yeni bir hayat kazanma sürecinde rehabilitasyon süreci gerekiyor. Ameliyat sonrası midenin çıkarılması nedeni ile iştah sağlayan Ghrelin hormonunun azalması iştahın azalmasına yol açarken, küçülen mide hacmi ile uzun periyodik tokluk hissi, yeme bozukluklarının düzeltilmesinde hastaya yer hazırlıyor.
Vitamini bir mühlet kullansam kâfi:
Ameliyattan sonra vitamin ve mineral kullanımı obezite cerrahisinin çeşidine nazaran değişiyor. Örneğin vitamin eksikliğinin en az görüldüğü ameliyat, tüp mide ameliyatı. Hastaların tabibi tarafından kendisine belirtilen vitamin ve mineralleri kullanması koşul. Üstelik hayat uzunluğu tertipli kullanmaları gerekiyor. “Bir mühlet kullanmak yeterli” niyeti yanlış.
Ameliyat sonrası bir daha kilo almam:
Ameliyat sihirli bir değnek değil. Hastaların yüzde 20’si obezite cerrahisi sonrası yine kilo alabiliyor hatta yüzde 2-3’ü eski kilolarına dönüp yine ameliyat olmak zorunda kalabiliyor. Hasebiyle ameliyat sonrası kilo alınmayacağına yönelik fikir gerçekçi değil. Hastanın operasyon sonrası günlük ömür alışkanlıklarında gerekli değişiklikleri yapması kaide.
Yemek zevkimi yok edecek:
Obezite cerrahisi sonrası kişinin ızdıraplı günler yaşayacağı, yemek yeme zevkinin ortadan kalkacağı niyeti yanlış. Hormonal değişiklikler ile yemeklere ilginin ve iştahın daha az olması, az besin ile mide hacminin küçülmesi, tokluk hissinin daha ağır olması nedeni ile diyetlerdeki üzere zorluk çekmeden çok yemekten uzaklaşmak daha kolay olacaktır.
Obezite ameliyatı öldürüyor:
Obezite ameliyatlarının rastgele bir ameliyattan daha farklı bir tehlikesi bulunmuyor. Fakat obezite cerrahisi alanında tecrübeli takımın yanı sıra ameliyat yapılan hastanenin de alt yapısının buna uygun olması gerekiyor. Tüm bu kaideler sağlandığında yapılan obezite ameliyatının safra kesesi ameliyatı kadar riskli olduğu konsensüse varılmış bir husus. Ayrıyeten bu ameliyatlar ömür müddetini 10 yıl kadar uzatan morbid obezleri, gelecekte koroner bypass, diz protezi üzere birçok ameliyattan uzaklaştıran bir tedavi hali.
Yakında aşısı bulunacak:
Obezitenin yakında aşısının bulunacağı fikriyle tedavisinin ertelenmesi tehlikeyi büyütüyor. Zira obezite sanıldığı üzere tek bir nedenden değil, birçok nedenden kaynaklanabiliyor. Obezitenin aşı ya da ilaç üzere sihirli bir tedavisi yakın gelecekte olmayacak. Öbür taraftan çok şişmanlarda diyetlerle kilo verilse de yüzde 95 oranında kilolar geri alınıyor. Yapılan bilimsel çalışmalar; spor, diyet ve ömür alışkanlığı değişikliği ile 10 yılda lakin yüzde 1,6 oranında kilo verilebildiğini gösteriyor.